15 Kasım 2010 Pazartesi

limoğni

dün osman dedi
bugün candan erceviz.
hafifçe yaylandı.

lastiklerine sarılan kuyuda
havadar bir battaniye ıslandıydı ya,
ona ait her şey manavda satıldı gitti.
zaten hepsi askıda kurumuştu.
kablolu tv kullanıcısı bile yemezdi.

çayıma üşüşen karlı dağlardan,
antibiyotiklerden,
deniz yap
da,
ğayda?
yeni olan zaten hatalı salladı.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

dedim abi

bira içerken
güney amerikada, temizlik yapmalıyız.
yağ bakkaldayken, elma dilimler;
ejderhamı ne yaptığımı bana sorma.

alman hıyarının tadına hiç bakmadım.
ne de olsa hepsi aynı yere gidiyor.
gözlük olmadan yazanlar olmaz bu diyarlarda.
kolun yine ağırlık yaptı.

alo bilmiyorum ya,
gideceksen git diyorum.
akşama ne yemek düşünüyor ki,
çünkü bir şeyler kattık karıştırdık.
kahvaltı türü bir şeyler de;
benim için bir şey sorun olmaz mı?

bulamadım ne şey yapacaklarını.
evrene sorduklarında cevap alamadılar;
çünkü bir şey almaz,
bir alışır ve gider.

aa ne gerek var.


not: teknik bir aksaklıktan ötürü bir düzenleme yapıp tekrar yayınlamak zorunda kaldığımız bu yapıtın asıl yayınlanma tarihi 07.05.2010' dur.

not2: ama o çok önemli.

16 Ocak 2010 Cumartesi

koygi (tevet)

sarkan kıvrık bir belin önünde
iğrenen bir atın kendi zevzeği duruyordu

menüde ne var dersen şarlok holms der/de geçerdim
geçmedim.

keskin turşu

o sırada istenilen yerinde değildi
kardeşinin sopasını bırak da bir bak
selam veren yine musallat olmuş
balık kadar şapşal olan kadınlara

sekizinci sanatın yerini alamaz
teselli ettiğimiz insanlar
kerameti dışında dedikleri hayaletler de
bizi tahin pekmeze bulamışlardı